Tanzimat Edebiyatının Oluşumu
Tanzimat Edebiyatı, edebiyatımızın batı etkisinde gelişen bölümünün ilk dönemlerini kapsar. 3 Kasım 1839 tarihi Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı uygarlığı ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası olur. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından ilan edilen Tanzimat Fermanı, Lale Devri’nden bu yana görülen kimi yenileşme hareketlerine büyük bir hız kazandırır. Batı kültürünü tanımak ve bu kültürün değerlerini benimsemek, bu tarihten sonra Türk toplumundaki yenileşme hareketlerinin en büyük itici gücü haline gelir. Fakat Batılılaşma çabalarının karşısında direnen bir geleneğin olması, toplumsal yaşamda uzun yıllar sürecek bir ikiliğin doğmasına yol açar. Tanzimat dönemi bu ikiliğin, yani eski yeni çatışmasının en yoğun bir biçimde yaşandığı bir dönem olur. Aynı durum edebiyatta da görülür ve Tanzimat edebiyatçılarının özellikle Fransız edebiyatını örnek alarak kurmak istedikleri yeni Türk edebiyatı hem divan edebiyatından hem Batı edebiyatından gelen ögelerle biçimlenir. 1839 ile 1860 yılları arası hazırlık devresi olarak adlandırılır.
“Tanzimat Edebiyatı”nın Genel Özellikleri
Tanzimat Edebiyatı ana hatlarıyla iki ayrı dönemde incelenir.
- a) Hazırlık Dönemi (1839-1860)
- Bu dönemde batı dillerinin öğretildiği tercüme Odası’nın ve Darülfünun’da okutulacak ders kitaplarının hazırlandığı Encümen-i Daniş’in etkinlikleri görülür.
- 1831’de devlet gazetesi olarak çıkarılan Takvim- i Vakayi’den sonra 1840’da yarı resmi Ceride-i Havadis’in yayımlanması Batı’ya açılan pencereyi genişletti.
- Akif Paşa, Ethem Pertev Paşa, Münif Paşa, Sadullah Paşa, Yusuf Kâmil Paşa gibi sanatçılar özellikle çeviri çalışmalarıyla Tanzimat edebiyatına zemin hazırlarlar.
- b) Birinci Dönemin Genel Özellikleri (1860-1876)
- 1860’ta Şinasi‘nin Agâh Efendi ile çıkardığı ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval’in yayına başlaması Tanzimat edebiyatının başlangıcı kabul edilir.
- Bu dönemin başlıca sanatçıları Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, Ahmet Cevdet Paşa’dır.
- Sanatçılar bir aydın sorumluluğuyla Osmanlı İmparatorluğu’nun sorunları ile yakından ilgilenmişler, devletin kurtuluşunu genellikle mutlakıyetten meşrutiyete geçme idealine bağlamışlardır. Bu amaçla halka seslenmiş, Batı kültürünü halka tanıtmaya ve bu uygarlığın değerlerini topluma benimsetmeye çalışmışlardır.
- Genel olarak “sanat toplum içindir” anlayışının benimsendiği görülür.
- Dilde sadeleşmenin ilk adımları bu dönemde atılmış; fakat bu konuda istenen ölçüde başarılı olunamamıştır. Tüm sanatçılarla savunulan dilde sadeleşme düşüncesi, Şinasi ve Ahmet Mithat Efendi dışında uygulamaya pek geçirilememiştir.
- “Roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, makale” gibi Batı edebiyatından alınan türler ilk defa bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.
- Fransız İhtilali’nin etkisiyle “hürriyet, eşitlik, adalet” gibi kavramlar şiire girmiş; şirin konu alanı genişlemiştir. Şiirde divan edebiyatında pek görülmeyen konu bütünlüğüne önem verilmiş, parça güzelliği yerine bütün güzelliği amaçlanmıştır.
- Divan edebiyatından gelen kaside, gazel, murabba, terkibibent… gibi nazım biçimlerinin kullanılmasına devam edilmiştir.
- Aruz geleneği sürdürülmüş; hece ölçüsünün Türklerin ulusal ölçüsü olduğu savunulsa da heceyle yazılan şiirler birkaç denemeden öteye gitmemiştir.
- Nazım birimi olarak daha çok beyit kullanılmıştır.
- Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa, klasisizmden etkilenmişler, diğer birinci dönem sanatçıları ise ağırlıklı olarak romantizmin etkisinde kalmışlardır.
- c) İkinci Dönemin Genel Özellikleri (1876-1896)
Abdülhamit’in Meclis-i Mebusan’ı kapattıktan sonra aydınlar üzerinde kurduğu baskı, “toplum için sanat” anlayışının Tanzimat’ın ikinci döneminde sona ermesine yol açmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan ikinci kuşak sanatçıları 1896’ya kadar Tanzimat ruhunu “sanat için sanat” anlayışıyla sürdürmüşler ve bu tarihte doğan Servet-i Fünun topluluğuna zemin hazırlamışlardır.
- Birinci dönemde savunulan ve kısmen de olsa uygulanan dilde sadeleşme düşüncesi İkinci dönemde ihmal edilmiş ve unutulmuş, bu yüzden Arapça-Farsça kelimeler yeniden çoğalmıştır.
- Toplumla ilgili duygu ve düşüncelerin yerini kişisel duygu ve düşünceler almış; biçimsel yenilikler, teknik ve estetik açıdan yenileşme çabaları sürmüştür.
- Romantizm akımının yanında realizm ve natüralizm akımları da etkili olmaya başlamıştır.
- Birinci dönem şairleri gibi bu dönem şairleri de heceyle yazdıkları birkaç şiir dışında genel olarak aruzu kullanmışlardır.
- Divan şiiri nazım biçimlerinden uzaklaşılmaya başlanmış, Batı’dan alınan nazım biçimlerinin ilk örnekleri bu dönemde görülmüştür.
- Roman ve hikâye alanında ilk döneme göre estetik bakımdan daha olgun ürünler verilmiştir.
- Birinci dönemde halka ulaşmanın en etkili yolları olan tiyatro ve gazete, gücünü yitirmiş; oyunlar genellikle okunmak üzere yazılmış, dergicilik önem kazanmıştır.
- Bu dönemin başlıca sanatçıları Recaizade Mahmut Ekrem, Sami Paşazade Sezai, Abdülhak Hamit Tarhan, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım ve Muallim Naci’dir.
Tanzimat 1. Dönem Sanatçıları
1860 ile 1895 yılları arasını kapsayan ve Batı edebiyatlarının etkisiyle kendine yeni bir edebi yol belirlemiş olan edebiyat dönemine “Tanzimat Dönemi Edebiyatı” denir. Bu dönem edebiyatı kendi içinde farklı özellikler gösterdiğinden iki farklı başlıkta incelenir. 1860-1877 yılları arasında etkili olmuş “Tanzimat 1. Dönem Sanatçıları” edebi kişiliklerinin yanında öğretmen, gazeteci, devlet adamlığı ve yönetici gibi mesleklere de sahiptir.
Tanzimat edebiyatı birinci dönem sanatçılarının listesi şu şekildedir:
- İbrahim Şinasi (1826-1871)
- Namık Kemal (1840-1888)
- Ziya Paşa (1825-1880)
- Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)
- Ahmet Vefik Paşa (1823-1891)
- Şemsettin Sami (1850-1904)
- Direktör Ali Bey (1844-1899)
- Ali Suavi (1839 – 1878)
Birinci Dönem Tanzimat Sanatçıları
İBRAHİM ŞİNASİ (1826-1871)
- Tanzimat’ın önde gelen sanatçılarından biri olarak edebiyatımızın yenileşmesi ve değişmesinde büyük katkıları vardır.
- Edebiyatımızda yeniliklerin öncüsü olarak tanınmıştır.
- İlk makalemiz olan “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi”ni yazmıştır.
- İlk yerli tiyatromuz olan “Şair Evlenmesi”ni yazmıştır.
- İlk özel gazetemiz olan “Tercüman-ı Ahval”i, 1860 yılında Agah Efendi ile birlikte çıkarmıştır.
- 1862 yılında Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır.
- Atasözlerimizi derleyerek “Durub-ı Emsal-i Osmaniye” isimli kitabıyla yayımlamıştır.
- Fransızcadan yapmış olduğu şiir tercümeleriyle bu şiirleri edebiyatımıza tanıtanların başında gelir.
- Noktalama işaretini ilk kez kullanan sanatçımızdır.
- Divan edebiyatının nazım biçimlerini kullanarak şiirde yeni konular işlemiştir.
- Türkçenin sadeleşmesi yolunda çaba göstermiştir.
- La Fontaine’den fabl çevirileri yaparak geniş kitlelere ulaştırmıştır.
- Klasisizm akımının etkisinde kalmıştır.
Eserleri:
Tiyatro: Şair Evlenmesi
Atasözleri Derlemesi: Durub-ı Emsal-i Osmaniye
Düz Yazı: Müntehebat-ı Tasvir-i Efkâr (Gazetedeki yazıları)
Şiir: Müntehabat-ı Eş’ar (Kendi şiirlerinden seçmeler), Tercüme-i Manzume (Çeviri şiiri)
Şair Evlenmesi
- Görücü usulü evliliği konu alır.
- Şair Müştak Bey, sevdiği Kurum yerine hileyle ablası Sakine ile evlendirilir.
- Arkadaşı Hikmet, olayların karıştığı noktada devreye girer ve rüşvetle olayı çözer.
- Kahramanlar: Müştak Bey, Kumru, Ziba Dudu, Habbe Kadın, Sakine Hanım, Ebüllaklaka, Batak Ese
NAMIK KEMAL (1840 – 1888)
- Türk Edebiyatı’nda “Vatan Şairi” olarak bilinen Namık Kemal yenilikçi bir sanatçıdır.
- Tercüme odalarında çalıştığından Batı edebiyatlarını detaylı bir şekilde inceleme fırsatı bulmuştur.
- İlk şiirlerinde eski geleneğe bağlı kalmış ancak daha sonraları Şinasi’nin de etkisiyle şiirde alışılmışın dışına çıkmış ve yeni temaları şiire dahil etmiştir.
- Hürriyet ve vatan temalarını şiire soktuğundan “Vatan Şairi” olarak tanınmıştır.
- Şiirlerinde daha çok aruz ölçüsünü kullanmıştır.
- İlk edebi romanımız “İntibah”ı yazmıştır.
- İlk tarihi romanımız “Cezmi”yi yazmıştır.
- “Tahrib-i Harabat” eseriyle ilk eleştiri örneğimizi vermiştir.
- Sahnelenen ilk tiyatro oyunumuz olan “Vatan Yahut Silistre”nin de yazarıdır.
- Romantizm akımından etkilenmiştir.
- Romanlarını romantizm akımının ilkelerine göre yazdığından sık sık olayları kesip kendi düşünce ve fikirlerini dile getirmiştir. Bu nedenle romanları teknik açıdan kusurludur.
- Eseriyle halka ulaşıp onları aydınlatmayı ve eğitmeyi amaçlamıştır.
- Şinasi ile birlikte dilde sadeleşme akımının öncüsü olmuştur.
- Çeşitli gazetelerde çalışmış ve gazete çıkarmıştır.
- Eserlerinde sosyal ve siyasi konuları işlediğinden sürgüne gönderilmiştir.
Eserleri:
Roman: İntibah, Cezmi
Tarih: Devr-i İstila, Kanije, Osmanlı Tarihi, Silistre Muhasarası, Büyük İslam Tarihi
Tiyatro: Vatan yahut Silistre, Gülnihal, Kara Bela, Akif Bey, Celalettin Harzemşah, Zavallı Çocuk
Biyografi: Evrak-ı Perişan (Fatih, Yavuz Sultan ve Selahattin Eyyubi’yi anlatır.)
Eleştiri: Renan Müdafaanamesi, Tahrib-i Harabat, Takib-i Harabat, İrfan Paşa’ya Mektup
Hatıra: Magosa Mektupları
Vatan yahut Silistre
- Vatanseverlik ve kahramanlık duyguları ön plandadır.
- Tuna kıyısındaki Silistre Kalesi’nin Ruslara karşı 41 gün boyunca korunması ve sonunda Rusların çekilmesi konusunu işler.
- Eser, erkek kılığına girerek gönüllü asker olan bir kızın etrafında gelişir.
- Oyun büyük ilgi çekmiş ve yazar sürgüne gönderilmiştir.
- Kahramanlar: İslam Bey, Zekiye, Abdullah Çavuş
İntibah (1876)
- Kötü bir kadının ihtiraslarına kapılıp kendisini ve ailesini mahveden bir genç anlatılır.
- Ali Bey, kötü bir kadın olan Mahpeyker’e aşık olur. Daha sonra Mahpeyker’in gerçek yüzünü öğrenen Ali Bey, annesinin isteğiyle Dilaşub adlı bir cariye ile evlenir.
- Kıskançlık kriziyle Mahpeyker Ali ile Dilaşub’a tuzak kurar ve Dilaşub ölür. Bu olay sonrasında Mahpeyker’i öldüren Ali Bey de hapiste hayatını kaybeder.
- Kahramanlar: Ali Bey, Mahpeyker, Atıf Bey, Mesut Bey, Dilaşub
Cezmi
- Edebiyatımızın ilk tarihi romanı olarak kabul görür.
- Kırım Şehzadesi Adil Giray’ın aşk ve onu kurtarmak isteyen Osmanlı askeri Cezmi’nin serüvenleri anlatılır.
- Aynı zamanda İran – Osmanlı savaşlarına da yer verilir.
- Kahramanlar: Adil Giray, Cezmi, Perihan, Şehriyar
ZİYA PAŞA (1829 – 1880)
- Namık Kemal ve Şinasi ile birlikte edebiyatın yenileşmesi için çaba göstermiş ancak daha sonra bu düşüncesinden çıkarak eski edebiyatı savunmuştur.
- Fikirlerinde tezatlık nedeniyle Namık Kemal’le eski-yeni tartışması yaşamıştır.
- “Şiir ve İnşa” makalesinde divan edebiyatını eleştirmiş ve halk şiirini savunmuştur.
- “Harabat” kitabının önsözünde de divan şiirine övgüde bulunmuştur.
- Terci-i bent ve terkib-i bent nazım biçimleriyle yazdığı şiirleriyle tanınmıştır.
- Şiirlerinde ağırlıklı olarak aruz ölçüsünü kullanmıştır.
- Şiirlerindeki bazı dizeler özdeyiş şeklinde bugün bile kullanılmaktadır.
- Didaktik özellikler taşıyan şiirlerinde felsefi ve tasavvufi konuları işlemiştir.
- “Hürriyet” gazetesini Namık Kemal’le birlikte çıkarmıştır.
Eserleri:
Tercüme: Engizisyon Tarihi, Emil, Tartüffe, Rüya’nın Encamı, Endülüs Tarihi
Şiir: Eş’ar-ı Ziya
Hatıra: Defter-i Amal
Antoloji: Harabat
Makale: Şiir ve İnşa
Hiciv: Zafername
Mektup: Veraset Mektupları
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844 – 1912)
- Tanzimat Edebiyatı’nın her iki döneminde eser vermiştir.
- Birçok türde 200’e yakın eser verse de daha çok romancılığı ve hikayeciliği ile tanınmaktadır.
- Eserleriyle halka ulaşmak istediğinden dönemine göre sade bir dil kullanmıştır.
- Sanat toplum içindir anlayışında olmuştur.
- Sosyal konulara yönelen sanatçı eserleri aracılığıyla esaret anlayışını yermiştir.
- Realizm ve natüralizm akımından etkilense de daha romantizmin etkisinde kalmıştır.
- Romantizm akımının etkisiyle eserlerinde olayların arasına girerek kendi düşüncelerini ve duygularını ifade etmiştir. Bu nedenle birçok eseri teknik açıdan kusurlu olarak görülür.
- Eserlerinde çoğunlukla Batı ve Doğu medeniyetlerini karşılaştırmaya gitmiştir.
- “Letaifi-Rivayet” adlı eseriyle edebiyatımızdaki ilk hikaye örneğini vermiştir.
- Çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazetesi uzun bir süre yayın hayatına devam etmiştir.
- Çok sayıda eser yazdığından “yazı makinesi” olarak tanınır.
- Servet-i Fünun sanatçılarını eleştirerek onlar hakkında “Dekadanlar” başlıklı bir makale yayımlamıştır.
Eserleri:
Roman: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Beyle Rakım Efendi, Süleyman Musli, Dünyaya İkinci Geliş, Jön Türk, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler, Henüz On Yedi Yaşında, Esrar-ı Cinayat, Durdane Hanım (Daha çok sayıda romanı vardır.)
Hikâye: Letaif-i Rivayat, Kıssadan Hisse
Biyografi: Beşir Fuat
Tiyatro: Eyvah, Çengi, Çerkez Özdenler
Gezi: Avrupa’da Bir Cevelan
Felatun Bey ile Rakım Efendi
- Edebiyatımızda yanlış Batılılaşmayı ele alan ilk eserdir.
- Bir yanda Batılılaşmanın eğlenceye düşkünlük olarak gören Felatun Bey, bir yanda da Batılılaşmanın faydalarını alarak özünü kaybetmeden kendini geliştirmeye çalışan Rakım Efendi vardır.
- Romantizmin etkisiyle yazmıştır.
- Kahramanlar: Felatun Bey, Rakım Efendi, Mustafa Meraki, Canan
AHMET VEFİK PAŞA (1823 – 1891)
- Dönemin devlet adamlarından olan Ahmet Vefik Paşa, sanatçı kimliğiyle de tanınmıştır.
- Moliere’den yaptığı tiyatro çevirileriyle dikkat çeker.
- Batı tiyatrolarından uyarladığı “Zor Nikâh” ve “Zoraki Tabip” döneminde sahnelenmiş eserlerdendir.
- Tiyatronun benimsenmesi ve sevilmesi yönünde büyük çaba göstermiştir.
- Valiliği sırasında Bursa’da yaptırdığı tiyatro binasında kendi emekleriyle tiyatro oyunları sahneletmiştir.
- Türkçülük fikrinin benimsenmesinde alt yapıyı oluşturan isimlerden biri olmuştur.
- Klasisizm akımından etkilenmiştir.
- Dil alanında çalışmalar yapmıştır.
Eserleri:
Tiyatro: Zor Nikah, Zoraki Tabip, Tabib-i Aşk, Meraki, Azarya, Kadınlar Mektebi, İnfal-i Aşk, Yorgaki Dandini, Savruk, Kocalar Mektebi (Eserler Moliere’den tercüme edilmiş ya da uyarlanmıştır.)
Tarih: Şecere-i Türk Çevirisi
Sözlük: Lehçe-i Osmanî
ŞEMSETTİN SAMİ (1850 – 1904)
- Sanatçılığının yanında dil alanında önemli çalışmalar yapmıştır.
- Türkçenin sadeleştirilmesini savunmuştur.
- Dilimiz açısından önemli bir eser olan Kamus-ı Türkî yazmıştır.
- Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseriyle ilk yerli roman örneğini vermiştir.
- Batı’daki önemli romanları dilimize tercüme etmiştir.
- Gazete ve dergi çıkarmış, gazetecilikle uğraşmıştır.
- Orhun Yazıtları ile Kutadgu Bilig hakkında önemli çalışmalar yapmıştır.
Eserleri:
Sözlük: Kamus-ı Türkî, Kamus-ı Fransevî, Kamus-ı Arabî
Roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Ansiklopedi: Kamusü’l Âlâm
Çeviri Romanları: Robinson Crusoe, Sefiller
Tiyatro: Seydi Yahya, Gave, Besa yahut Ahdevefa
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
- Edebiyatımızdaki ilk yerli romandır.
- Romantizm etkisinde yazılmıştır.
- Acıklı bir aşk hikayesi işlenmiştir.
- Talat adındaki bir genç Fitnat adlı bir kıza aşık olur ancak kızın babası Fitnat’ı zengin biri olan Ali Bey’e verir. Fitnat intihar eder ve devamında Ali Bey öğrenir ki Fitnat kendi öz kızıdır. Daha sonrasında Ali Bey ile Talat da bu acıya dayanamaz ve ölürler.
- Bu aşk hikayesinde rastlantılar sonuna kadar işlenmiştir.
- Kahramanlar: Talat, Fitnat, Ali Bey, Saliha Hanım, Hacı Mustafa, Şerife Kadın
DİREKTÖR ALİ BEY (1844 – 1899)
- Küçük yaşlarda Fransızca öğrenen sanatçı birçok bölgede devlet görevlerinde bulunmuştur.
- Türk tiyatrosunun geliştirilmesinde büyük çaba harcamıştır.
- İlk mizah dergilerimizden olan Diyojen’deki yazılarıla dikkat çekmiştir.
- Halkın konuştuğu Türkçeyle çeşitli komedi tiyatroları yazmıştır.
- Günlük türündeki ilk eserimiz olan “Seyahat Jurnali”ni yazmıştır.
Eserleri:
Gezi-Günlük: Seyahat Jurnali
Tiyatro: Ayyar Hamza, Tosun Ağa, Geveze Berber, Letafet, Saffet Bey, Misafir-i İstiskal (Hoşlanılmayan Misafir), Kokana Yatıyor
Mizah: Seyyareler, Lehçetü’l Hakayık
ALİ SUAVİ (1839 – 1878)
- Halkın içinde kendisini geliştirmeyi başarabilmiş sanatçılarımızdandır.
- Muhbir gazetesinde sade bir dille çeşitli yazılar kaleme almıştır.
- Önce “İslamcılık” fikrini savunur ancak daha sonra bu düşüncesi “Türkçülük”e dönüşür.
- Edebiyat, felsefe, coğrafya, tarih ve siyaset gibi birçok konuda makale yazmıştır.
Eserleri:
Kamus Ül-Ulum Vel-Maarif (Ansiklopedi)
Hive
Ali Paşa’nın Siyaseti
Hukuk-üş Şevari
Tanzimat 2. Dönem Sanatçıları
Osmanlı Devleti’nin yüzünü Batı’ya döndüğü bir ortamda oluşmuş olan “Tanzimat Dönemi Edebiyatı” kendi içerisinde farklı özellikler gösteren iki ayrı dönemde incelenmektedir. Sanat toplum içindir anlayışının aksine “Sanat için sanat” anlayışını benimseyen ve 1877-1895 yılları arasını kapsayan 2.dönemde daha çok bireysel konular işlenmiştir. Bu dönem sanatçıları romantizm akımının yerine realizm akımını ön plana çıkarmışlardır. İlk dönemde başlatılan dilde sadeleşme hareketleri bu dönemde terk edilmiş ve dil ağır ve süslü bir şekilde kullanılmıştır.
Tanzimat ikinci dönem sanatçıları şu şekildedir:
- Recaizade Mahmut Ekrem (1847 – 1914)
- Abdülhak Hamit Tarhan (1852 – 1937)
- Sami Paşazade Sezai (1860 – 1936)
- Muallim Naci (1850 – 1893)
- Nabizade Nazım (1862 – 1893)
İkinci Dönem Tanzimat Sanatçıları
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847 – 1914)
- Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yapan sanatçı bu dönemin en önemli isimlerindendir.
- Gençlere yol gösterici bir özellik taşıyan sanatçı Serveti Fünun edebiyatının oluşmasında rol oynamıştır.
- Şiir, roman, makale, tenkit gibi birçok türde eser vermiştir.
- Eskiye karşı yeni edebiyatı güçlü bir şekilde savunmuştur.
- Zemzeme adlı eserinin ön sözünde şiirle ilgili fikirlerini açıklamıştır.
- Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir diyerek şiirin konusunu oldukça genişletmiştir.
- Çocuklarının erken ölümü nedeniyle eserlerinde hüzün hakimdir.
- Şiirlerini daha çok aruz ölçüsü ile yazmıştır.
- Muallim Naci ile güçlü bir şekilde eski-yeni tartışması yapmıştır.
- Türk Edebiyatı’ndaki ilk realist roman olan “Araba Sevdası”nı yazmıştır.
- Şiirlerinde romantizm, roman ve hikayelerinde realizm akımın etkisi görülür.
Eserleri:
Eleştiri: Takdir-i Elhan
Tiyatro: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Atala, Vuslat yahut Süreksiz Sevinç
Şiir: Nijad Ekrem, Nağme-i Seher, Pejmürde, Zemzeme, Yadigar-ı Şebab
Hikâye: Muhsin Bey, Şemsa
Roman: Araba Sevdası
Araba Sevdası
- Edebiyatımızda ilk realist romandır.
- Batılılaşmayı yanlış anlayıp kendini gülünç durumlara düşüren bir genci anlatır.
- Babasından miras kalan Bihruz Bey, alafrangalığa özenir, parasını eğlencelere ve gösterişe harcar, sonunda tüm parasını tüketir.
- Kahramanlar: Bihruz Bey, Periveş, Keşfi Bey, Çengi Hanım, Andon, Mösyö Piyer, Kondoraki
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852 – 1937)
- Şair-i Azam olarak bilinen Abdülhak Hamit, bu dönemin en üretken sanatçıların başında gelir.
- Daha çok şiirleriyle başarılı olmuştur.
- Tabiat, aşk, ölüm, metafizik gibi konularda şiirler yazmıştır.
- Birkaç şiirinin dışında diğer şiirleri aruz ölçüsüyle ve ağır bir dille yazılmıştır.
- Sahra kitabındaki şiirlerde kır ve köy hayatını ele almış ve edebiyatımızdaki ilk pastoral şiir örneklerini vermiştir.
- Edebiyatımızda metafizik düşünceyi ileriye taşımıştır.
- Edebiyatımızda Batılılaşma fikrinin güçlü savunucusu olmuştur.
- Oynanmaktan ziyade okunması için birçok tiyatro oyunu yazmıştır.
- Bazı tiyatroları nazım-nesir karışıktır.
- Tiyatrolarında Shakespeare ve Victor Hugo’da fazlasıyla etkilendiği görülmektedir.
- Romantizm akımının etkisindedir.
Eserleri:
Tiyatro: Macera-yı Aşk, Nesteren, Eşber, Tezer, Finten, Turhan yahut Endülüs’ün Fethi, Sabr-ü Sebat, İçli Kız, Duhter-i Hindu, İbn-i Musa, İlhan
Şiir: Sahra, Makber, Hacle, Ölü, Bunlar Odur, Divaneliklerim yahut Belde, Baladan Bir Ses…
SAMİ PAŞAZADE SEZAİ (1860 – 1936)
- Eski edebiyata karşı çıkarak Batı edebiyatına yönelmiştir.
- Realizm akımından etkilenmiştir.
- Hikayelerinde teknik olarak daha güçlüdür.
- Sanat için sanat görüşünü savunmuştur.
- Konularını yerli yaşamdan seçmiştir.
- Türk Edebiyatı’nda Batılı anlamda ilk hikayemiz olan “Küçük Şeyler”i yazmıştır.
- Dönemin güncel konularından olan esirliği işlemesiyle dikkat çekmiştir.
Eserleri:
Tiyatro: Şir (ilk eseri)
Roman: Sergüzeşt
Gezi-sohbet: Rumuzü’l-Edep
Hikâye: Küçük Şeyler
Sergüzeşt
- Romantizmden realizme geçiş romanıdır.
- Eser üzerinden kölelik ve köle ticareti eleştirilmiştir.
- Kafkasya’dan İstanbul’a köle olarak getirilen ve konaktan konağa cariye olarak satılan Dilber’in başından geçenler anlatılır.
- Zengin bir konakta eziyet çekerken ailenin çocuğu Celal’e aşık olur ve bunun üzerinde gizlice Mısır’da bir konağa satılır. Oradan da kaçar ancak böyle yaşamaktansa ölmeyi yeğler ve intihar eder.
- Kahramanlar: Dilber, Celal, Asaf Paşa, Zehra Hanım, Cevher
MUALLİM NACİ (1850 – 1893)
- Tanzimat Dönemi’nde eski edebiyatı yani Divan Edebiyatı’nı savunan sanatçıların önderliğini yapmıştır.
- Gelenekçi şair olarak bilinse de Batı tarzında şiirler de yazmıştır.
- Eski edebiyattan kopmadan yenileşmenin taraftarı oldu.
- Eserlerinde sade bir dil kullanmayı tercih etmiştir.
- Recaizade Mahmut Ekrem ile sert bir eski-yeni tartışması yapmıştır.
- Recaizade Mahmut Ekrem’in Zemzeme adlı eserine karşılık olarak Demdeme adlı bir eleştirisini yazmıştır.
- “Kulak için kafiye”yi savunanlara karşılık “Göz için kafiye” anlayışını savunmuştur.
- Milli duygular içeren şiirlerinin yanında tabiat, karamsarlık, gurbet gibi konuları ele almıştır.
Eserleri:
Sözlük: Lügat-i Naci, Istılahat-ı Edebiye
Eleştiri: Demdeme, Muallim
Şiir: Füruzan, Şerare, Ateşpare
Hatıra: Ömer’in Çocukluğu
NABİZADE NAZIM (1850 – 1893)
- Bu dönemin gözlemci yazarlarından biridir.
- Edebiyata şiirlerle başlamış ve daha sonrasında roman ile hikâyeye yönelmiştir.
- Eserlerinde realizm ve natüralizmin etkileri görülür.
- Romanlarında mekân olarak İstanbul dışına çıkmıştır.
- İlk köy romanımız olan “Karabibik”i yazmıştır.
- İlk tezli romanımız “Zehra”yı yazmıştır.
- Eserlerinde psikolojik ögeleri ustalıkla kullanmıştır.
Eserleri:
Şiir: Heves Ettim
Roman: Karabibik, Zehra
Hikâye: Zavallı Kız, Bir hatıra, Sevda
Karabibik
- Karabibik adlı bir köylünün 8 dönümlük tarlasındaki yaşam mücadelesi anlatılır.
- Kızını zengin biriyle evlendirip maddi anlamda rahatlamayı umut eder ve bir süre sonra hastalanır fakat kızının düğününü yaşarken görür.
- İlk Türkçe köy romanı olması bakımından önemlidir.
Zehra
- Edebiyatımızda ilk psikolojik denemesi ve tezli roman örneğidir.
- Zengin bir tüccarın kızı olan Zehra, babasının katibi olan Suphi ile evlendirilir. Mutlu giden evliliği Hüsnücemal adında güzel bir cariye bozar. Karısının kıskançlığından bunalan Suphi cariyesiyle evlenir ve evinden uzaklaşır. İntikam için güzel Rum kadın olan Ürani’yi tutan Zehra, kocasının hayatını alt üst etmeyi başarır.
- Zehra, Muhsin ile evlenir ve Suphi zenginliğini kaybeder. Kadınlar tarafından terk edilince sokaklara düşen Suphi Ürani’yi ve sevgilisini öldürür, Trablusgarp’a sürgüne gönderilir.